Son dönemde Türkiye'de 108 milyon kişinin kişisel verilerinin çalındığına dair iddialar, hem sosyal medyada hem de basında büyük yankı uyandırdı. Bu iddiaların merkezinde, çeşitli resmi kurumlarda kaydı bulunan milyonlarca yurttaşın ve ülkeye giriş yapan yabancıların kimlik bilgileri yer alıyor. İddialar, Free Web Turkey adlı platformun yayımladığı habere dayanıyor. Ancak, Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ile T.C. İletişim Başkanlığı'nın Dezenformasyonla Mücadele Merkezi'nin açıklamaları, bu iddialara farklı bir boyut kazandırdı.
İddiaların Ortaya Çıkışı
İfade ve internet özgürlüğü üzerine yayın yapan Free Web Turkey, 9 Eylül 2024 tarihinde yaptığı bir açıklamada, Türkiye’de 108 milyon kişinin kişisel bilgilerinin bilgisayar korsanları tarafından ele geçirildiğini iddia etti. Söz konusu iddiada, bu kişisel bilgilerin arasında sadece Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının değil, ülkede bulunan göçmenler ve turistlerin de bilgileri olduğu belirtiliyordu.
İddianın yayıldığı ilk günlerde, konu sosyal medyada büyük bir yankı uyandırdı ve insanlar kendi bilgilerini korumak adına çeşitli önlemler alıp alamayacaklarını sorgulamaya başladı. Çalındığı iddia edilen bu bilgilerin, isim-soy isim, TC kimlik numaraları, doğum tarihleri gibi hassas veriler olduğu öne sürüldü.
Bakanlıktan Gelen Açıklamalar
Bu büyük veri sızıntısı iddiası üzerine gözler resmi yetkililere çevrildi. 11 Eylül’de yapılan Kabine toplantısının ardından Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, basının sorularını yanıtladı. Bakan Uraloğlu, 85 milyon kişinin kişisel verilerinin çalınıp çalınmadığı sorusuna şu cevabı verdi:
- "Bu verilerin sızdırıldığı iddiası pandemi döneminde yaşanan bir olaydan kaynaklanıyor olabilir. Şu anda insanların güncel verilerinin çalındığına dair elimizde herhangi bir veri yok."
Bu açıklama, konuyu takip eden vatandaşlar tarafından karışık tepkilerle karşılandı. Birçok kişi, verilerinin gerçekten güvende olup olmadığını sorgulamaya devam etti.
İletişim Başkanlığı’nın Yalanlaması
Bakanlık açıklamalarının ardından, T.C. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, 108 milyon kişiye ait verilerin çalındığı iddiasını kesin bir dille yalanladı. Yapılan açıklamada, böyle bir veri sızıntısının olmadığını, vatandaşların kişisel bilgilerinin devlet güvencesi altında olduğu belirtildi. Ayrıca, bu tür iddiaların yanlış bilgilendirme amacı taşıdığı ve halkı gereksiz yere paniğe sevk ettiği vurgulandı.
Veri Sızıntısı İddialarına Gelen Tepkiler
Bu iddiaların sosyal medya ve haber sitelerinde hızla yayılması, birçok vatandaşın tepkisine neden oldu. Vatandaşlar, özellikle kişisel bilgilerin kötüye kullanılmasından endişe duyduklarını dile getirdiler. Bazı sosyal medya kullanıcıları, olası kimlik dolandırıcılığı veya çeşitli siber suçların hedefi olma endişesi taşıdıklarını belirtti.
Diğer taraftan, bazı kullanıcılar bakanlığın ve İletişim Başkanlığı’nın açıklamalarını yeterli bulmayarak daha kapsamlı bilgilendirme talep etti. Özellikle geçmiş yıllarda yaşanan çeşitli veri sızıntısı vakaları göz önünde bulundurulduğunda, vatandaşların kişisel verilerinin korunması konusunda daha fazla güvence talep ettikleri görüldü.
Pandemi Dönemi Veri Sızıntısı İddiaları
Bakan Uraloğlu’nun açıklamalarında pandemi dönemine yapılan atıf, bu sızıntının geçmişte yaşanan bir olayla bağlantılı olabileceğini düşündürdü. Pandemi döneminde birçok ülke gibi Türkiye de çeşitli dijital platformlar ve sistemler üzerinden hizmet verdi. Bu dönemde yaşanan dijital dönüşüm, doğal olarak siber güvenlik tehditlerini de beraberinde getirdi. Ancak, pandemi sürecinde böyle büyük bir veri sızıntısı olduğuna dair resmi bir bilgi daha önce paylaşılmamıştı.
Veri Güvenliği ve Türkiye
Türkiye'de son yıllarda artan siber güvenlik tehditleri, veri koruma ve mahremiyet konusundaki hassasiyetleri artırdı. 2021 yılında yürürlüğe giren Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK), vatandaşların kişisel bilgilerinin korunmasına yönelik önemli bir adım olarak görülüyor. Ancak, çeşitli veri sızıntısı iddiaları, bu konuda hâlâ daha fazla önlem alınması gerektiğini gösteriyor.
Kişisel verilerin korunması, yalnızca Türkiye’de değil, dünya genelinde dijital çağın en büyük sorunlarından biri olarak kabul ediliyor. Özellikle bankalar, devlet kurumları ve sağlık hizmetleri gibi hassas sektörlerde veri güvenliği, her geçen gün daha da kritik hale geliyor.
Sıkça Sorulan Sorular
1. 108 milyon kişinin kişisel verileri gerçekten çalındı mı?
Hayır, T.C. İletişim Başkanlığı Dezenformasyonla Mücadele Merkezi, böyle bir veri sızıntısının olmadığını belirtti.
2. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu ne dedi?
Bakan Uraloğlu, güncel verilere göre böyle bir sızıntının olmadığını, ancak pandemi döneminde bazı sızıntıların yaşandığını ifade etti.
3. Hangi veriler çalınmış olabilir?
İddialara göre 108 milyon kişinin TC kimlik numarası, doğum tarihi, isim ve soy isim gibi temel kişisel verilerinin çalındığı öne sürüldü. Ancak, bu iddialar resmi kaynaklarca yalanlandı.
4. Veri sızıntısı iddialarına karşı vatandaşlar nasıl tepki verdi?
Birçok vatandaş, kişisel verilerinin güvenliği konusunda endişelerini dile getirdi ve daha fazla bilgi ve güvence talep etti.
5. Kişisel verilerimizi nasıl koruyabiliriz?
Kişisel bilgilerin korunması için güçlü şifreler kullanmak, güvenilir internet sitelerini tercih etmek ve şüpheli e-postalara karşı dikkatli olmak önemlidir. Ayrıca, Türkiye’de yürürlükte olan Kişisel Verileri Koruma Kanunu (KVKK) bu konuda önemli koruma sağlar.